**
   
  www.sirinyer.tr.gg
  AŞK HİKAYELERİ
 
Bir Aşk Gerçeği AĞLICAKSINIZ

Sabah uyandığında midesinde bir yanmahisseti.Yanmanın nedeni akşam yedikleri değil,uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi.Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekdi.Aslında bunuyapmakda geç bilke kalmıştı.
'Bitmeli dedi içinden' ,Hergün bu tatsız uyanış bitmeli.Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekile giriyordu.Süratle giyinerek dışarı çıktı.Bugüne kadar hiç bekletmemişti onu,şimdide bekletmemeliydi.İstanbul,soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu.Genç adam gök yüzüne bakarak iç geçirdi; 'Bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor,onlar bile ağlıyor halimize'...
BULUŞMA VAKTİ
Artık Kadıköy iskelesindeydi.Birkaç dakikalık beklemeden sonra karşıdan kız arkadaşının geldiğini gördü.Şimdi midesindeki ağrı dahada artmıştı.
Beşiktaş'a geçtiler.Yolculuk sırasında hiç konuşmadılar.Genç kız,sevgilisinin bu durgunlığuna anlam verememişti.Nereden bilecekdi bugünayrılık çanlarının çalacağını...
Beşiktaş'a geldiklerinde bir cafede oturdular.Genç kız anlamıştı sevgilisinin kendisine bişey söylemek istediğini.Bana bir şey mi söylemek istiyorsun'diye sordu.Genç adam,gölerini kaçırarak 'Evet' dedi.Genç kız heyecanlanmiştı,birazda sinirlenerek'Söylesene,ne diye bekliyorsun' dedi.Genç adam içini çektikden sonra'Sence biz nereye kadar gideceğiz?' diye sordu.Genç kız,' Bunu sorma gereğini niye duydun?' diye yanıt verdi.Genç adam söze başladı...'Birkaç ay önce akşam 23.00 sana telefon açıp senim için yazdığım şiiri okumak istemiştim.Sen bana' Sırasımı şimdi canım yaa,işin gücün yokmu' demiştin.Biliyormusun o an nkavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi.Özür dileyip telefonu kapatmıştım.Daha sonra benden bu şiiri hiç istememiştin.Geçenlerde hasta olup yataklara düştüğümde arkadaşlarımla birlikte sende gelmiş,Meral'in 'sen şanslısın,sevgilin sana bakar' sözüne 'İşim yokda sanamı bakacağım,annen baksın'demiştin.Hatırladın mı?
DUYGUSALLIĞI SEVMEM
Genç kız,'Biliyorsun ben duygusallığı sevmiyorum.Hem hasta bakıcı gibi göründüğümü kimse söyleyemez' diye yanıtladı.Genç adam güldü, 'Evet canım haklısın.Zaten olmak istesende bu kalbi taşıdığın sürece hasta bakıcı,hemşire falan olamazsın.'
Genç adam devam etti...'Bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj cektin?Hiç...Hatta günün hiçbir saatine çekmedin.Duygusallığı sevmeyebilirsin.Ama sen seni seven insanlarıda mutlu etmeyi sevmiyorsun.Halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum.Seni tanıdığımdan beri her sabah,her akşam,her gece yani seni andığım her saat tatlı bir mesajım vardı senin için biliyor musun?Seninle ben akla kara gibiyiz.Genç kız anlamıştı,'Yani ne istiyorsun benden şair olmamımı?'
Genç adam tekrar gülümsedi içinden.Dün gece ayrılık karaının nekadar doğru olduğunu düşündü. 'Hayır' dedi, 'Şair olmanı istemiyorum.Olamazsın da...Biz ayrılmalıyız.Ayrılsak ikimiz içinde en hayırlısı bu olacak.
Genç kız şaşırmıştı,'Neden ama?Ben seni seviyorum.Seninde beni sevdiğini sanıyordum.
Genç adam iç çekerek'Hayıt canım,sen beni sevdiğini zannediyorsun.Eğer beni sevseydin şimdi başka şeyler konuşurduk' dedi.
Genç kızın gözleri yaşarmıştı.Genç adam cebinden çıkarttığı mendili uzattı,gen kız gözyaşlarını silerek 'Sen bilirsin,umarım beni bir başkası için bırakmıyosundur...' dedi.
Genç adam'Nasıl böyle bişey düşünürsün, senden başka kimse olmadı ve uzun zaman da olacağını sanmıyorum' yanıtını verdi.Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları bu masada artık iki yabancıydı.Birkaç dadika sessizce oturdukdan sonraGenç kız 'Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim' diyerek elini uzattı.Genç kızın sesi ve eli titriyordu.Genç adam, 'İstersen arkadaş kalabiliriz' dedi.Birbirlerine son kez sarıldılar.
BEN DOĞRU YAPTIM
Genç adam doğru yaptığına inanıyordu.Eve döndüğünde yürümekden bitap bir haldeydi.Odasına girdi.Gece bitmek bilmiyordu.Sabah erken kalkıp işe gidecekdi,uyumalıydı.Birkaç saat sonra uykuya dalmayı başardı.Sabah 7'de saatin ziline uyandı.Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı,mesaj ve 10 cevapsız arama vardı.Yorgun olduğu için duymamıştı telefonun sesini.Aramalar ve mesaj sevgilisindendi.Heyecanla mesajı açtı,şunlar yazıyodu
Sadece onları sevmeyi sevdim
Hepsini onlarsız yaşadımda
Bir seni sensiz yaşayamıyorum
Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyuorum
Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim
Ve seni severek öleceğim,elveda birtanem...
Genç adam şaşırmıştı.Onu tanıdığı günden beri ilk defa şiir alıyodu ve üstelik sabahın beşinde yazmıştı.Heyecanla onu aradı,telefonu yabancı bir ses açtı.Genç adam ' nalan'la görüşebilirmiyim?' dedi.Ama karşıdaki ağlıyordu,hıçkıra hıçkıra hem de...Ben onun annesiyim yavrum,kızım bu sabah intihar etti.Gece sabaha kadar birilerini arayıp durdu.Sabah odasının ışığını sönmemiş görünce girdim.Yavrum kendini asmıştı........
YIĞILIP KALDI
Genç adam beyninden vurulmuşa döndü.Bir gün önceki miğde ağrısının iki katını çekiyordu şimdi.Olduğu yere yığılıp kaldı...
Birkaç ay sonra iki doktor konuşuyordu hastanede.Doktorlardan biri diğerine karşıdaki hastanın durumunu soruyordu.Doktor yanıt verdi...'Haaa o mu? Üç ay öncegetirdiler.Kendisi yüzünden bir kız intihar etmiş.O günden sonra cep telefonunu hiç elinden bırakmamış.Devamlı birşeyler yazıp birine yolluyor.Geçenlerde merak ettim.Ouyurken gönderdiği numarayı aradım.Numara 3 ay önce iptal edilmiş.Gelen mesajlarda bir şiir var.Bu adam duygusalmı bilmem ama benim anladığım kadarıyla şiiri yazan çok duygusal biriymiş..........




Aşk Ve Ölüm...!

9.SINIF

Şuan dersteyiz.yanımda dünya tatlısı bir kız oturuyor.Yüzüne bakmaya kıyamıyorum.onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor.o benim en yakın arkadaşım. beni sadece arkadaşı olarak görüyor.nedenini bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...

10.SINIF

Evdeydim arayıp erkek arkadaşıyla tartıştığını ve bana ihtiyacı olduğunu söyledi.sonra bize geldi.bana sıkı sıkı sarılıp ağladı.Şuan dizimde uyuyor.saçlarını okşayıp ogül yüzünü doya doya seyrettim.ben onu o kadar çok severken o beni sadecearkadaşı olarak görüyor.nedenini bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...

11.SINIF MEZUNİYET BALOSu

Onunla çocukluktan beri arkadaşız.8. sınıftayken birbirimize söz vermiştik lise sonda mezuniyet balosuna gidecek eşimiz olmazsa beraber gidecektik.beni aradı ve erkek arkadaşının hastalanıp gelemeyeceğini söyledi ve beraber gidebilir miyiz diye sordu. kabul etttimonu evinden aldım.balodaki en güzel kız oydu.bembeyaz elbisesiyle tıpkı bir melek gibiydi..gece boyu dans ettik.kollarımdayken hep aynı şeyi düşündüm onu çok seviyordum .gece sonunda onu evine bıraktım.beni yanağımdan öpüp en iyi arkadaşı olduğumu söyledi.onu gerçekten çok seviyorum.ama o beni arkadaşı olarak görüyor.ona onu sevdiğimi nasıl söylerim. nedenini bilmiyorum ama kenmdimden çok utanıyorum...

Aradan yıllar geçti.. şimdi o canımdan çok sevdiğim meleğimi toprağa veriyorum. özel eşyalarının arasından kara kaplı bir defter çıkmış bana verdiler.okuyup okumamakta kararsızdım.açtım. bu bir günlüktü ve bir sayfasında şöyle yazıyordu...


''Şuan dersteyiz ve yanımda dünya yakışıklısı bir çocuk oturuyor.yüzüne bakmaya doyamıyorum.onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor.beni arkadaşı olarak görüyor.erkek arkadaşım olduğu yalanını söyleyerek ve sürekli onunla ilgili yalanlar uydurarak yanında olabiliyorum.onu canımdan çok seviyorum.bana bir kerecik SENİ SEVİYORUM deseydi dünyalar benim olurdu...''


Ben bu satırları okurken meleğimi çoktan gömdüler.hıçkırıklarımı tutamıyorumgözümü mezarından alamıyorum.merak etme biriciğim ben de ben de seni çok seviyorum....



AŞK HİKAYESİ-1-


Genç kiz feci bir hastaligin penceçsinde kivraniyordu.
Yarali kalbi artik bu dünyaya daha fazla dayanamamaya baslamisti.
Çok zengin olan ailesim tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermislerdi...
Canini feda edecek birini ariyorlardi...
Genç kiz ise hergün hastahane odasinda biraz daha solmaktaydi.
Yine yalnizdi odasinda, gözü yasli, boynu bükük ölümü bekliyordu...
Gözlerini kapadi, bu küçük odada gözyasi dökmekten bikmisti...
Yinede engel olamadi pinar gibi çaglayan gözyaslarina.
Sevdigi geldi aklina, fakir ama onu seven sevgilisi...
Hergün ayni seyleri düsünüyor, anilari bir film seridi gibi gözünün önünden geçiyordu... "
Param yok ama sana verebilecegim sevgi dolu bir kalbim var" demisti delikanli...
Genç kizda zaten baska birsey istemiyordu...
Sevgiye muhtaçbiri, sevdiginin sevgisinden baska ne isteyebilirdi ki...
Ama olmamisti iste, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasina,
o lanet olasica para girmeyi bilmis, onlari ayirmisti...
Iste paranin geçmedigi zamanlara gelmislerdi..
Ne önemi vardi artik ? Su son günlerinde, sevdigi yaninda olsa yeterdi...
Ayriliklarindan bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yil geçmisti...
Her günü zehir, her günü hüsran...
Ama genç kiz hep sevgisini yüreginde tasimis, kalbini kimseyle paylasmamisti.
Sevdigini düsündü iste o an.. Acaba o neler yapmisti bu kadar sene boyunca..
Kimbilir kiminle evlenmis, çoluk çocuga karismisti...
Gözlerinden bir damla yas daha damladi kurumus, bitmis ellerine.
Ellerine bakti, bir zamanlar ellerinin, elerini tuttugunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi...
En çokta saçlarinin dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdigi öpmüs, koklamisti onlari.
Her bir tanesi koptugunda, kalbine bir ok daha saplaniyordu.
Kalbi yine sizlamaya baslamisti..
Belki sevdigi yaninda olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yasama...
Zaten artik ölüm umrunda degildi genç kizin. Sevdiginden ayri yasamanin ölümden ne farki vardi ki..
Tekrar o geldi aklina... Keske keske yanimda olsa dedi.
Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artik...
Gözleri pinar gibi çaglamaya basladi. Sevdigini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu..
Ufakta olsa ondan bi hatirasini almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu...
Oysa sevdigi, kimbilir kiminle beraberdi...
Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylasmayi düsünmemisti bile, ama acaba o paylasmis miydi ?
Onun sevgisini silmis atmis miydi acaba kalbinden ?
Içi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir agirlik çöktü. Onu düsündükçe her dakikasinin
zehir olmasi artik çok daha agir geliyordu genç kiza...
Ölmek istedi, artik yasamak istemiyordu bu dünyada..
Ama sevdiginden bi hatira almadan ölmeyecegine and içmisti.
Tekrar gözlerini açti. Kimbilir belkide sevdigi onu unutmustu..
Bu düsünceler içinde derinlige daldi... Birden babasi girdi odaya,
kizina kalp nakli için bir gönüllü bulduklarini müjdeleyecekti.
Fakat genç kiz çoktan uykuya dalmisti..
Bir melegi andiran masum yüzü, sevdiginin özleminden sirilsiklamdi...
O gece biri gözlerini dünyaya kapadi, genç kiz ameliyata alindi.
Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi degistirilmisti.
1 hafta sonra tekrar gözlerini açti dünyaya genç kiz.
Ama dünya daha farkli geldi ona. Sanki birseyler eksikti...
Aradan aylar geçmis genç kiz artik iyice iyilesmisti.
Ama içindeki buruklugu bir türlü atamiyordu.
Sevdigi aklina gelince kalbi eskisinden daha çok sizliyordu..
Bir kere, bir kere görebilsem diye mirildandi...
Kalbi yine sizlamaya baslamisti.
Yeni kalbi onu iyilestirmisti ama nedense her gece aniden hizlaniyor,
onu uykusundan uyandiriyor ve sanki yerinden çikacakmis gibi atmaya basliyordu...
Genç kiz bir anlam veremedigi bu durumu doktora anlamis, ama ameliyat kolay degil,
bir aydan geçer demisti doktor. Aylar geçmisti ama hala ayniydi durum.
Çiçeklerinin yanina gitti. Hergün onlarla saatlerce dertlesiyor, zaman zaman agliyordu onlarla..
En çokta kan kirmizisi gülünü seviyordu. Çünkü kirmizi gülün onun için yeri apayri idi.
Oda genç kizla beraber gülüyor, onunla beraber agliyordu.
Onu sevdigi gibi görüyordu genç kiz. Ve gülünü sevdigini ilk gördügünde ona hediye edecegine
dair yemin etmisti. Baska türlü paylasamazdi gülünü kimseyle...
Kapi çaldi aniden. Kapiyi açti ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilisti.
Yavasça egilip zarfi yerden aldi. Birden kalbi deli gibi atmaya basladi.
Ne oldugunu anlayamiyordu. Zarfin üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardi. Zarfi açti,
içinden beyaz bir kagida yazilmis bir mektup çikti.
Kalbi daha hizli atmaya basladi. Onun kokusu vardi kagitta. Evet, onun kokusu vardi.
Yilar yili özlemini çektigi, yaninda olabilmek için canini bile verebilecegi sevdiginin kokusu vardi mektupta..
Basi dönmeye basladi. Koltuguna geçip oturdu yavasça.. .Kagidi açti.
Ve elleri titreyerek okumaya basladi.

" Sevgilim, senden ayrildiktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sigmayacagini bildigimden dolayi,
ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim...
Her günüm digerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artiyordu..
Sana kitaplari dolduracak kadar siirler yazdim. Her biri digerinden dahada hüzünlüydü.
Yazdim, okudum, agladim... Hergün yazdim, her gün okudum, senelerce agladim...
Her gece seni düsündüm sabahlara kadar, her gece senin yaninda olmayi istedim.
Ve her gece sensizlige lanet ettim, uykulari haram ettim kendime,
sensiz olmanin acisini gözlerimden çikardim...
Ve bir gün herseyi degistirecek bir firsat çikti önüme.
Bunu firsati degerlendirmeyip, kendime haksizlik edemezdim... Ve degerlendirdim...
Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye.. Ama tam tersi oldu.
Seni daha çok özlüyorum artik... Senden çok uzaklardayim belki,
ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece...
Seni seviyor, seyrediyor ve egilip sen uyurken yanagina bir öpücük konduruyorum..
Bazen gözlerini açip bakiyorsun, geldigimi bildigimi saniyorum ama yine o tatli uykuna geri dönüyorsun.
Yarin birbirimizi sevmemizin 6. senesi...
Hep ben geldim simdiye kadar senin yanina, yarinda sen gel olur mu sevgilim..
Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettigim, kalbime iyi bak olur mu ?
Çünkü gözyaslarimla, adini yazdim ona...
Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde...
Unutma, kirmizi gülüde unutma olur mu ??...
Seni Seviyorum, Yanima Gelinceye Kadarda Sevecegim...

Sevgilin....  



Gül Bahçesi..

Delikanli yillar sonra dogdugu kasabaya döner.Sabah uyandiginda aklina yillar önce evlenmek istedigi,kasabanin güzel kizi gelir.Kizin güzelligi cevre kasaba ve sehirlerde bile dillerdedir ve kimler istediyse kiz bir türlü olumlu yanit vermemistir.Otelden cikar ve gördügü yasli adama kizi sorar.Yasli adam az ilerde güzel bahce icinde bir ev gösterir, kizin orada oturdugunu söyler.Delikanli merak eder,kizin nasil biriyle evlendigini.Bir kösede beklemeye baslar,bir müddet sonra yaslica kel pek te hos görünmeyen bir adami yolcu eder kiz kapidan...Üstelik zengin bir adam da degildir....

Adam gittikten sonra delikanli calar kapiyi,kendini tanitir.Sorar niye bu adamla evlendigini kiza...
Kiz söylerim der ama bir kosulla....
Evin arkasinda büyük bir gül bahcesine götürür delikanliyi ve der ki:
Bu bahcenin en güzel gülünü bana getirirsen söyleyecegim sana niye bu adamla evlendigimi...Ama asla geri yürümek yok bahcede,arkana bakmak yok en güzel gülü istiyorum sadece...
Memnuniyetle der delikanli ve girer bahceye....
Cok güzel sari bir gül durmaktadir karsisinda tam elini güle uzatmisken pembe bir gonca görür az ötede,ilerler...
Ona uzanirken kadife kirmizi bir gül ilisir gözüne ilerde...
Derken.....Birde bakar bahcenin sonuna gelmis...
Kiza verdigi söz gelir aklina..Geri dönmek yok...
Ne yapsin..Mecburen buldugu alelade,hatta solmaya yüz tutmus bir gülü mahcup bir sekilde götürür kiza....
Kiz gülümser gülü görünce..
''Bilmem aldin mi cevabini''der delikanliya.....
Hayat bu bahcede yürümeye benzer....
 
ÖLÜMSÜZ AŞK
 
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde:
- Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.

Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.

Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. " Müjde kızım,kalp bulundu " dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan...

Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.

Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.

Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı :
" Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal..."

SONSUZA DEK!
 
Gülçe ; 17 yaşında Trabzon da doğmuş ve büyümüş çevresi tarafından çok sevilen, arkadaşları arasında lider kişiliği olan, çabuk sinirlenen ve sinirlenince ne sölediğini bilmeyen, çalışkan,, başarmak için elinden geleni yapan, arkadaş canlısı,sevecen bir kişiliğe sahiptir.
Tamer ; 16 Yaşında Giresun doğumlu Ordu da yaşayan o da gülçe gibi çevresi tarafından çok sevilen,Futbol oynamayı çoook seven, kıskanç, kendini hiç beğenmeyen, şakacı,sevecen, aniden sinirlenip ne söylediğini bilmeyen, arkadaş canlısı, Her soruca kendince bir cevap üreten bir tiptir.

Gülçe Anlatıyor ;
-Bir sonbahar akşamı...yağmur yağıyor yine şehrime,ılık bir rüzgar esiyor.Bense gelecek endişesiyle unuttuğum herşeyi anımsamaya çalışır gibi pencerede yağmurun ve rüzgarın dansını izliyorum usulca.Yıldızları görmeye çalışıyorum umutsuzca...Sonra bir uçak geçiyor ve onunla 'bay doğru'ya selam gönderiyorum.Saçma geliyor çoğu arkadaşıma.Çoğu aşkın deneyip yanılmak olduğunu düşünüyor ve aşkı karşılıklı çıkar ilişkisine dayandırıyor
Konuşacak yeni birilerine ihtiyaç duymuştum;beni tanımayan ve tanımadığım insanlara...Arkadaşlarım ve ailem yetiyordu aslında bana fazlasıyla.Ama yine de dünyanın herhangi bir yerinden herhangi biriyle sohbet etmek de iyi gelebilirdi can sıkıntıma.
Chat buna iyi bir çözümdü açıkçası.Biriyle tanıştım nicki 'TMR've benimkiyse 'princess_ice'tı.Sohbet gerçekten çok güzeldi ve boyuneğmeyen asi sorgulayışlarımı unutturmuştu bana nedensizce.Mail adreslerimizi almıştık birbirimizin .Ama ikimizin de dersleri ağırlaşıyordu gitgide.Bu yüzden ben nete yalnızca iki ayda bir ona mail atmak için giriyordum ve ondan gelenleri okumak için .Sonra okullar kapanınca tekrar görüşmeye başladık,saatlerce sohbet ediyorduk asla sıkılmadan .Birbirmizin resimlerini görmüştük ve işte o anda ondan çok etkilenmiştim.
Bir gün bir mail aldım ondan.Mailde benden çok hoşlandığını yazmıştı.Ben de ondan hoşlanıyordum en az onun kadar.Ve günler geçtikçe farkettim ki bana öğretiyor ve yaşatıyor bilmediğim tüm güzel şeyleri meğer bay doğruyu bulmuşum.
Otobüste,yolda,okulda,sinemada,belki de bir cafede karşılaşabilirdik seninle ama bay doğruyu chatte bulmak bana çok imkansız geliyordu.Çünkü ben bunun yalnızca Meg Ryan filmlerinde olabileceğine inananlardandım.Yanılmışım...
Listen to me all of the world!!!!
PRINCESS_ICE LOVES TMR FOREVER....

Tamer Anlatıyor ;
- O gün akşmında her zamanki gibi iftardan sonra mynete girmiştim. Sırf zaman geçirmek için zaten Birazdan müşteriler iftarını açar açmaz kafeye üşüşürdü. Namaza gideceğim diye evden kaçan gençler, serseriler birazdan gelirdiler zaten. Mynete nikimi TMR (TaMeR) yazarak girdim ve princess_ice nikli birisini gördüm buz prenses niki bana garip gelmişti. Neden acaba bu niki kullanıyor diye merak etmiştim. En iyisi kendisine sormak dedim içimden. Tanışmamız böyle başladı. Onun zamanı kısıtlıydı annesi babası nete girmesine çok fazla isin vermiyordu. Biraz kendimizi tanıttıktan sonra ben Gülçe'den msna dresini istedim yok dedi mail adresini verdi. Daha sonra mailleştik. Gülçe'ye mail yazarken diğer mail yazdıklarıma oranla kat kat daha çok şeyler yazıyordum. Sanki ona herşeyimi anlatmak istercercesine. Sonra ikimizn de dersleri yoğunlaştı maillerimizi daha seyrek gelmeye başladı .
En son maili yılbaşında almıştım .daha sonra cevap gönderdim cevabımı mayıs ayında almıştım. Attığı mailde yeni msn adresi aldığını sölemiş ve adresini vermişti hemen kişi listeme ekledim ve şansıma hemen oturumu açtı. Biraz sohbet ettik eski günleri konuştuk sorna ben ona kameramı açtım o bana resmini gösterdi. Gülüşü ve gözleri beni çok etkilemişti. Ama ilk başta "Zaten nettesiniz arakdaşlıktan başka bir şey olmaz" diye düşündüm. Biraz sohbet ettikten sonra çıktı. Bende kuzenim çiğdeme çok güzel bir kızla tanıştığımı söledim. sonra bir gün msne Gülçe geldi ve kamerasını açtı. Gülçe'nin Canlı halini görür görmez çarpılmıştım adete çok güzel gülüyordu . ona yazı yazarken ellerim titriyordu. Çiğdem de yanımdaydı ona da gösterdim Gülçe'yi gerçekten güzelmiş dedi. Derslerimiz yavaş yavaş bittiği için daha sık görüşüyorduk. Gülçe o gün yine kamerasını açmıştı ve kamerayı açınca onun nefes alışını hissedebiliyordum sanki çok haycanlıydı kameradan görebiliyordum. Sanki içinde Depremler oluyordu. O gün bana babasının nete girmesini yaqsaklayabileceğini sölemişti. Çok üzülmüştüm ve ertesi gün babası bilgisayarın internet bağlantı kablosunu almış. Müdürü olduğu okula götürmüştü. İkimize çok üzülmüştük Gülçe " internet kafeden girmeye çalışırım gücüm yettiğince" demişti. Ama bu Tamer'e yetmiyordu ki Gülçe'ye tam da alışmıştı. Sonra Gülçe daha fgazla dayanamaıp gitmiş babasının aldığı kabloyu baika bi yerden satın almış ve kabloyu takmış ve hemen msn'e girmiş benimle konuşaiblmek için oysa bende tam o sırada halısaha maçımız var önceden belirlenmiş maça gideceğim. Bir taraftan herkes çağırıyor maça geç kalıcaz diye, b,r taraftanda güleç senin için geldim diyor. Ben şok oldum gülçenin geldiğine sonra maça gitmem gerektiğini söyledim hemen sinirlenip" zaens enin için bişey ifade etmiyorum iyi git" gibi sözler etmişti ben de gece maçtan geldikten sonra sana bi mail atacağım ve hiç yapmamış olduğum bişeyi sölicem sana dedim" biraz olsun gönlünü almıştım . Evet hiç yapmadığım birşeyi yapacaktım ilk defa bir kızdan hoşlandığımı söyleyecektim hemde o söylemeden. Daha önceden hep karşı taraf derdi senden hoşlanıyorum diye. Maçtan geldikten sonra Gülçeye mailimde ondan çok hoşlandığımı anlattım. sonra gülçe bende senden çok hoşlanıyorum dedi ve ilişkimiz başladı geceleri konuşuyorduk msnde gülçe'nin babası izin verdiği kadar, benim kafeyi kapatma vaktim gelene kadar. Daha sonra birlikteliğimizi ikimizde yakın arkadaşlarımıza anlattık. Bazen olumlu bazen olumsuzyorumlar aldık açıkçası sadece paylaşmıştık. Onların fikirlerine ihtiyacaımız yoktu. tek sorunumuz ayrı şehirlerde yaşıyor olmamızdı. bu aşkımızın en büyük engeliydi ikimiz içinde.sonra ben köye gittim vakit bulduk Gülçe'ye telefon açtım. telefonda baya konuşuyorduk. Tamer köyde dağa "Gülçe seni seviyorum" yazmıştı taşlarla. Yazdığı dağ ağaçsız bir dağdı ve Tamer yazıyı yazdığı alanın küçük taşlarını temizleyerek yazmıştı. Yazı uzaklardan görülebiliyordu. Ama köye çok yapğmur yağdığından yazı giderek bozuluyordu.
Ben Gülçe için hiç sevmediğim bişey(cep telefonu) aldım ve onunla konuşmaya başladık. Harika bir duyguydu. Telefon elimden düşmüyordu. akşama kadar gülçe ile konuşuyorduk sadece akşam mı tabi ki hayır gece sabaha kadar.
Benim kontörüm bittiğinde Gülçe bana mesaj attı ve eğer beni çok seviyorsan uzun çağrı yap az seviyorsan kısa çağrı. uzun -kısa çağrı oyunu başlamıştı. Bou oyun biraz sürdükten sonra gece Gülçe Yataktayken telefon açar. Tamer biraz anlatır daha sonra sen neden konuşmuyorsun diyince gülçe telefonu kapatır ve annem babam yataktayken konuştuğumu öğrenirse hiç iyi olmaz der. Daha sonra ben konuşur gülçe dinler tamer konuşur gülçe dinler, Tamer konuşur gülçe dinler ,, Daha sonra tamer Gülçe'den istediği şarkıyı kendisine mesaj oalrak yazmzsını ister. Gülçe Kayahan'ın Seninle Herşeye varım ben şarkısını ister. Tamer de ona söyler. Daha sonra başka bir şarkı istemesini söyler tamer. gülçe'de Haluk Levent'Cumartesi şarkısını ister Tamer bunu da söyler. Fakat bu sırada tamerin sarjı bitmektedir ve şarj cihazı da int. cafede kalmıştır. Gülçeye bunu söyler gülçe inanmıyordur." Tabi sıkıldın uykun da geldin bu yüzden uyduruyorsun" der Tamer inandırmaya çalışır. şarjı biraz daha idare etsin diy güç tasarrufu yapar. Sırf gülçe ile 2 sn daha konuşabilmek için.. Zor şey gülçeyi inandırır daha sonra telefon kapanır ve gece saat 2:30 3 gibi uyurlar.Ertesi gün de Akşama kadar telefonda konuşurlar. Gülçe bu sefer tamerden gece ona masal anlatmasını ister. Tamer de kabul eder. Sonrainternetten masal arar tamer gerçek aşk hikayelri derken bulamaz. Gülçeden hangi masalı istediğini sorar ve Rapunzel masalını ister. Tamer masalı bulur ve gece Gülçeye okumak üzere Yazıcıdan çıakrtır. Daha sonra Uyuyan güzeli de okumak için çıkartır. ve Tamer bir gerçek hikaye bulur. Kendilerininkine az da olsa benzeyen bir hikaye . Sanalda başlayan aşkın hikayesi. Tamer merak eder ve gülçeye okumak üzere Yazıcıdan çıkartır. Gece Hepsini teker teker Tamer okur. Kendi hikayelrine azcık da benzeyen hikayeyi de okur ve Biz de hikayemizi yazalım mı herkes bilsin ne olacak ki der tamer gülçe de kabul eder (:
Sonra Gülçe konuşamadığı için onunla bir oyun oynar tamer. Örneğin ; Ben soru soruyorum " Yarın için bir planın var mı " Cevap için eğer planı varsa telefonun tuşlarına bir kez, Eğer planı yoksa iki kez, Eğer soruyu anlamadıysa 3 kez tuşlara basıyor Gülçe. ikisi de çok eğleniyorlar bu oyundan. Daha sonra kontör bitiyor ve gece uyuyorlar. Bu sabah ta ikisi birden öykülerini yazıyorlar. Aşkımız bitmez bizim onun için üç nokta koymak istiyorum.

SONSUZA DEK ...

  

 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı! **  
 

bigoo.ws
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol